Ümraniye Masaj Salonu Ecem Hanım

Ümraniye Masaj Salonu Ecem Hanım

Üç pencere de ardına kadar açık olduğundan, akşam gü neşi galeriyi doldurmuş, akkor gibi aydınlatmıştı. Ümraniye Masaj Salonu Robert, sırtı pencereye dö nü k olarak ayakta durmuş, elindeki şampanya şişesinin telini bü yü k bir sabırla açmaktaydı. Buruşturup attığı altın yaldızlı kâğıt parçası yerde, ayaklarının dibinde, Colin ise elinde iki kadeh ile yanında duruyordu. Colin, koca salonun  boşluğuna  alışamamış,  şaşkın  şaşkın  bakınmaktaydı.  I˙ki  kadın  mutfak  kapısından girince, iki adam de dö nü p kafa salladılar. Mary biraz toparlanmış, tek eliyle Caroline’ın omzuna tutunarak, küçük, aksak adımlarla yürüyordu.

Biri topal ve sancılı, ö teki uyurgezer gibi sarsak olduğundan eğreti masaya doğru çok ağır ilerliyorlardı. Colin onlara doğru birkaç adım atarak seslendi, “Neyin var Mary?” Tam o anda, şampanyanın tapası fırladı, Robert sert bir sesle bardakları istedi. Colin geri dö ndü , bardakları uzattı, omzunun ü stü nden de kaygıyla hanımları izliyordu. Caroline, odada kalan iki tahta iskemleden birine yerleştiriyordu Mary’yi, adamlara bakabilecek biçimde oturttu onu.

Mary dudaklannı aralayıp gö zlerini Colin’e dikti.

Ümraniye Masaj Salonu

Adam, elinde dolu bir kadeh ona doğru yü rü rken sanki ağır çekilmiş bir film gibiydi. Arkasından gelen Ümraniye Masaj Salonu parlak ışık saçlarının dalgalı tellerini ateş rengine boyamıştı; kendisininkinden bile daha iyi tanıdığı gü zel yü z, kaygı ve merakla gerilmişti. Robert şampanya şişesini konsolun ü stü ne bıraktı, Colin’in arkasından yü rü dü . Caroline, Mary’nin iskemlesinin yanında ö zel tutulmuş bir hemşire gibi dimdik duruyordu. “Mary,” dedi Colin, “nen var?”

Hepsi başına toplaştılar. Caroline avucunu Mary’nin alnına değdirdi. “birazcık gü neş geçmiş galiba,” dedi sakin bir sesle. “Merak edilecek bir şey yok. Uzun uzun yüzmüşsünüz, güneşte yatmışsınız.”

Mary’nin dudakları kımıldadı. Colin onun elini tuttu. “Sıcak değil,” dedi. Robert, iskemlenin arkasından   geçerek   kolunu   Caroline’ın   omzuna   doladı.   Colin   Mary’nin   elini    sıkarak yü zü ne dikkatle baktı. Kadının gö zleri ö zlemle ya da umutsuzlukla devasa açılmış, doğru adamınkilere bakıyordu. Birden bir gö zyaşı belirdi,